İZNEWS – Selçuk Arslan | 2019 seçimlerine yönelik ittifak arayışlarının kilit noktasında bulunan Saadet Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın’la; Türkiye’nin mevcut durumunu, ittifak ve ittifak arayışlarındaki son durumu, Afrin operasyonunu, tutuklu milletvekillerini ve OHAL’i konuştuk. Önemli değerlendirmelerde bulunan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın, Türkiye’yi, “Sürekli yüksek tansiyonla yaşamaya mecbur hale getirilen bir ülke” […]
İZNEWS – Selçuk Arslan | 2019 seçimlerine yönelik ittifak arayışlarının kilit noktasında bulunan Saadet Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın’la; Türkiye’nin mevcut durumunu, ittifak ve ittifak arayışlarındaki son durumu, Afrin operasyonunu, tutuklu milletvekillerini ve OHAL’i konuştuk.
Önemli değerlendirmelerde bulunan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın, Türkiye’yi, “Sürekli yüksek tansiyonla yaşamaya mecbur hale getirilen bir ülke” olarak tanımlıyor. Aydın, Türkiye’ye ilişkin değerlendirmesinde, “öngörüsüz bir ülke” tanımlamasında bulunuyor ve ekliyor: “Ekonomik açıdan iç ve dış yatırımcıların tedirgin olması, siyasi açıdan böyle bir ortamda seçim sath-ı mailine gidiliyor olması, farklı düşüncelerin hemen boğulmaya çalışılması gibi başlıkları, bu öngörüsüzlüğü ortaya koyan gerekçeler olarak sayabiliriz.”
Afrin operasyonuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Aydın, “Bizi işkillendiren nokta, Afrin üzerinden diğer sorunların konuşulmasının ertelenmesi veya engellenmesidir.”diyor.
Öncelikle, bugün bulunduğumuz noktada Türkiye’nin mevcut durumunu ele alarak başlayalım. Saadet Partisi, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu nasıl tanımlıyor?
Yakın tarihte katıldığınız bir programda, Türkiye’nin “Öngörüsüz bir ülke” konumuna geldiğini belirtiniz. Bu nasıl bir öngörüsüzlük? Ekonomik ve siyasi açıdan açabilir misiniz?
Yine bu soruyla bağlantılı olarak bu öngörüsüzlüğün nedenleri nelerdir? AK Parti iktidarının rolü nedir?
Saadet Partisi olarak, yine, ülkenin karşı karşıya kaldığı duruma itirazınız bilinmekte. Türkiye’yi bu durumdan, bu kaostan çıkartacak yol ve yöntem nedir sizce? Neler yapılmalı?
Kamplaşma, ayrıştırma, ötekileştirme dili kesinlikle bir an önce terk edilmeli. Hukuka, yargıya güven mutlaka tesis edilmeli. Ekonomik kaynaklar mutlaka üretime dönük yatırımlara kaydırılmalı. Ehliyet, liyakat bürokraside ana belirleyici olmalı. Yolsuzluklar ve usulsüzlüklerle kararlı bir mücadeleye girişilmeli.
Ülkenin kanayan yarası durumuna gelen yargı bağımsızlığı, adalet, tutuklu gazeteciler, KHK konularında Saadet Partisi ne düşünüyor? Bundan sonraki süreçte nasıl bir politika izleyeceksiniz?
Bu ülkenin, Parlamentonun iradesini yok sayan sürekli KHK’larla, yönetilmesinin doğru olmadığını hep söyledik. Bu durumda hukuk rafa kaldırılmış oluyor.. Şiddete başvurmayan, şiddeti övmeyen terörle bağı olmayan gazetecilerin tutuklu olmasını doğru bulmuyoruz.
Tutuklu vekiller konusuna nasıl bakıyorsunuz? Her bir vekil, binlerce seçmenin iradesiyle mecliste görev yapıyor.
Gelelim asıl konuya. Saadet Partisi, bir anda seçimin kilit partisi haline geldi. Somut olarak şu an ittifak görüşmeleri ne durumda? Saadet Partisi hangi ittifaka yakın?
15 yıldır iktidar olan AK Parti sizce neden böylesi bir ittifak arayışına ihtiyaç duydu? Bu noktada Saadet Partisinin rolü nedir?
İttifak süreci Saadet Partisi’nde pozitif bir etki yarattı mı?
Bu tartışmaların, sözlerimize gösterilen ilgiyi daha çok artırdığına dair bir gerçeklik var.
Ola ki bir siyasi partiyle ittifakta yer almanız gerekirse neyi baz alırsınız? ilke ve esaslarınız neler olur?
Somut olarak bugün seçim olsa Saadet Partisi’nin oy oranı sizce nedir?
Saadet Partisi, AK Parti ve MHP ittifakını nasıl yorumluyor? Bu ittifak ülkenin kurtuluş reçetesi olabilir mi sizce?
İttifak arayışlarının yoğunlaştığı böylesi bir süreçte, HDP’nin marjinalleştirilerek siyasetten uzaklaştırılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siyaset kurumu, bu ülkenin sorunlarını çözebilecek yegâne mekanizmadır. Siyasi partilerin mesajları tüm ülkeyi kapsamalıdır. HDP de şu anda siyasi partiler yasasına göre mecliste temsil edilen bir partidir. Terör bu ülke için kırmızı çizgidir. 30 Yıldan beri devam eden terörle mücadele, bu ülkeye ekonomik ve sosyal açıdan bedeller ödetiyor. Çözüm ve Açılım süreçlerinde hem hükümet hem de HDP süreci doğru yönetemedi.
Son olarak Afrin’e yönelik başlatılan operasyonu nasıl buluyorsunuz? Daha önce yaptığınız bir açıklamada “Bu operasyonun bu kadar gündemde olması, bizi işkillendiriyor.” demiştiniz. Sizi işkillendiren ne oldu?
Son olarak AKP’nin başlattığı “milli ve yerli” tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce milli olan kim ve ne; olmayan kim?
Erdoğan: Milyonlarca vatandaşımız sırf anasının dilini konuştu diye ötelendi14 Ekim 202415:34 DEM Parti’den ‘çözüm süreci’ açıklaması14 Ekim 202415:26 Kadın doktor evinde ölü bulundu14 Ekim 202412:22 DEM Parti ilçe Eş Başkanı ve üyeleri gözaltına alındı14 Ekim 202411:00 Nur Sürer tarafından Yılmaz Güney’e adanan ödül, Ferah Zeynep Abdullah tarafından tepki gösterdi14 Ekim 202410:36