Köyüm iki hane bir çeşme, acıların yeri değişti (Sarı Sıcak/ Yaşar Kemal)

“Çocuk bir ara kolunu çıkarıp dışarı atıverdi. Kol bir başparmak kalınlığında ancak var. Derisi kemikten dökülecekmiş gibi kırış kırış… ananın gözü kola takıldı kaldı. Sonra, derinden ‘Of!’  Dedi, ‘yavrum ooof…’ Kımıldadı. İki yanına sallandı. Çocuğun yanından kalktı. Ay, gölgesini huğun sazların üstüne düşürüyordu. Ana hışımla ‘ Uyandırmam’ dedi. ‘Uyandırmam. Acımızdan öleceksek de ölelim. Bir çocuğun […]

Köyüm iki hane bir çeşme, acıların yeri değişti (Sarı Sıcak/ Yaşar Kemal)
  • 14 Temmuz 2018 13:19
  • 14 Temmuz 2018 14:43

“Çocuk bir ara kolunu çıkarıp dışarı atıverdi. Kol bir başparmak kalınlığında ancak var. Derisi kemikten dökülecekmiş gibi kırış kırış… ananın gözü kola takıldı kaldı.

Sonra, derinden ‘Of!’  Dedi, ‘yavrum ooof…’

Kımıldadı. İki yanına sallandı. Çocuğun yanından kalktı. Ay, gölgesini huğun sazların üstüne düşürüyordu.

Ana hışımla ‘ Uyandırmam’ dedi. ‘Uyandırmam. Acımızdan öleceksek de ölelim. Bir çocuğun çalışmasından ne olur?’”

 “Bir çocuğun çalışmasından ne olur?” Nasıl ki bu gün Arnavut taşları ile örülmüş geniş sokaklardan geçerken, yanımıza simit, peçete, su satmaya gelen daha okul sırasına dirsek sürmemiş nice çocuk var ise Yaşar Kemal’in “Sarı Sıcak’ı” kaleme aldığı 1952 senesinde de çocuk işçiler sökün etmişti. Sade şehir sokakları değil, asıl köy meydanları, bahçeleri çocuk hatta bebek yaşta işçiler ile kaynıyordu. Yaşar Kemal çok net ve kendine özgü, keskin bakış açısıyla bize Adana köylerini bu köylerdeki yaşamı anlatmıştır.

“Sarı Sıcak” ortak bir ana fikir üzerine kurulu sayısız hikâyeden oluşur. İlk bakışta bağlantısız görünümüyle ilginç gelir, neden sonra aslında her bir hikâyenin bizi ortak paydada buluşmaya sürüklediğini anlarız.

Toplumun temel taşının ‘Aile’, ailenin en kıymetli varlığının ise ‘Çocuklar’ olduğu düşünülecek olursa, oynaması okula gitmesi gereken çağda, tuğla ocağı yakan çocukların, yüzlerinin karasını, ellerinin karasını anlatır Yaşar Kemal. Ne kadar kömüre, küle, toprağa bulansa da kararmayan yüzlerini anlatır. Beyaz bir pantolon, bir çift aynı renk lastik ayakkabı için üç gün yatılmayan uykuları anlatır. Anası ölmüş bir yavrunun toprağın karasında, balçık tarlasında, sineklerin her konduğu tende içtikleri kanın gölgesinde, sarı sıcak bir güneşte ölüme yakınsadığını anlatır. At üstünde bacakları tutmayan çocukları, büyük adam olunca anasına altın küpe alacak olan oğlanları, okumak sevdasına dam üstünde, yağmur altında yatan çocukları, hala umudu olan bir milletin çocuklarını anlatır.

Birde kadınları anlatır Yaşar Kemal. Bir bir anlatır. Anaları bacıları anlatır. Sütünü toprağa akıtan kadınları, öksüz bir bebenin dudaklarına akıtan kadınları, kör bir çift göz ile bebek bakan, topal ayağıyla doğum yapan kadınları. Ah o kınası kızıla çalan saçlarını savuran kadınları, şalvarının peşi yeri süpüren kadınları, uçkuru gevşemiş kadınları, yüz liraya satılan kadınları, Zala gibi yürekli kadınları, dokuz yıl kocasını bekleyen, pamuk tarlasına şehvetini döken kadınları, ah o yaman, yedi er işi gören kadınları anlatır.

Adamları anlatır. Adam olamayanları, karısı ölünce bir garip el kadar bebesiyle kapı kapı divane olan, bebenin ömrüne bir meme arayan, çocuğunu günün ilk ışığında işe koşan, bir baş okşayışından merhamet salınan adamları anlatır. Sevdalanan, karısını ağanın oğlundan sonra tüm köy ile paylaşan, köy köy gezip kızları toplayıp yüz liraya satan, hile yapan, namussuz, harama el uzatmayan, namuslu adamları anlatır.

Bir umut da bırakır bize Yaşar Kemal. Sanmayın ki her şey zor, her şey imkansız ve katlanılmaz. Öyle bir an geliyor ki ‘Sabahları karanlıklardan sonradır.’ diyorsunuz.

Yetmiş yıldır değişmeyen bir kültür, aynı acılar aynı sevinçler yaşanıp durur. Söz gelimi köyü, şehri, kasabası hiçbir şey değişmedi. Koca koca yüksek binalar yapıldı, köylü göç etti, köyüm iki hane bir çeşme bir de ocak. Acıların yeri değişti. Tarlada doğuran kadınlar sokakta doğurur oldu. Sarı sıcak bir güneşin altında ölen çocuklar bir çöplükte Azrail’e yakalandı. Namussuz hala namussuz, şeref hala baş tacı, analar çocuklarını uyandırmaya hala kıyamaz, çocuklar yine işçi, kadınlar hala yüz lira, adamlar ekmek parası kazanma derdinde, boynu bükük her duvar dibinde bir baba. Köyüm iki hane bir çeşme, acıların yeri değişti.

İnceleme: Büşra Abacı

Kitabın Adı: Sarı Sıcak

Yazar: Yaşar Kemal

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

Basım Yılı: 21. Baskı, Ekim 2017

Sayfa Sayısı: 233

ISBN: 978 975 08 0747 2