İZNEWS- Bilal AKPINAR – 18 yıldır Rusya’yı yöneten eski KGB ajanı Vladimir Putin, iktidarını kurgusal tehdit ve düşmanlar icat ederek pekiştirdi. Ülkesindeki muhalifleri hapse atan, aleyhine yayın yapan basın kuruluşlarını susturan Putin, George Orwell’ın 1984 kitabında yazılanlar gibi iktidarda kalmayı başarıyor. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası yeni lider arayışı Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında dağılmasıyla birlikte, Moskova […]
İZNEWS- Bilal AKPINAR – 18 yıldır Rusya’yı yöneten eski KGB ajanı Vladimir Putin, iktidarını kurgusal tehdit ve düşmanlar icat ederek pekiştirdi. Ülkesindeki muhalifleri hapse atan, aleyhine yayın yapan basın kuruluşlarını susturan Putin, George Orwell’ın 1984 kitabında yazılanlar gibi iktidarda kalmayı başarıyor.
Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası yeni lider arayışı
Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında dağılmasıyla birlikte, Moskova merkezli siyasi oluşum, tarihteki yürüyüşüne Rusya Federasyonu adıyla devam etmeye başladı. Ancak Boris Yeltsin liderliğindeki Sovyet sonrası dönem, Rusya açısından çok büyük çalkantılara sahne oluyordu. Özel teşebbüsün yasaklandığı, tamamen merkezi planlamaya dayalı ekonomik yapı ve tek parti yönetiminden serbest piyasa ekonomisi ve demokrasiye geçişin sancılarıyla baş etmeye çalışan Rusya’nın uluslararası alandaki nüfuzu giderek zayıflıyordu.
Avrupa Birliği (AB), ABD ve NATO, Rusya’nın yakın coğrayasındaki devletlerle yakın ilişkiler kurmak suretiyle Rusya’yı çevreleyerek, bu ülkenin hareket alanını daraltma stratejisini hayata geçirmeye başlamıştı. Diğer yandan Rusya Federasyonu’na bağlı Çeçenistan Cumhuriyeti’nin ayrılma girişimi, ülkeyi büyük bir siyasi ve askeri krizle karşı karşıya getirdi.
KGB Ajanlığından Devlet Başkanlığı’na
Rus halkının geleceğe yönelik endişelerinin giderek yoğunlaştığı böylesi bir ortamda sahneye çıkan yeni bir aktör, ülkenin kaderinin değişmesinde başat rol oynayacak ve 21. yüzyılın başlarındaki dünya sahnesine damga vuracak liderlerden biri haline gelecekti. Sovyetler Birliği döneminde KGB ajanı olarak görev yapan Vladimir Putin, halkın tam da aradığı lider profiliydi.
Tam adıyla Vladimir Vladimiroviç Putin, 7 Ekim 1952’de, o zamanki adı Leningrad olan St. Petersburg’da doğdu. Babası bir asker olan Putin, 1975’te Leningrad Devlet Üniversitesi Hukuk Bölümü’nden mezun oldu.
Aynı yıl Sovyet Gizli Servisi’ne (KGB) katıldı. Kısa sürede KGB Dış Operasyonlar Sorumlusu olan Putin, 1985-90 yıllarında, Doğu Almanya’nın Dresden kentinde faaliyet gösterdi. Doğu Almanya’daki sosyalist rejimin çökmesi üzerine geri çağrıldı. Döndükten sonra bir süre, Leningrad Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı.
Putin, Sovyetler Birliği’nin dağılmaya başladığı 1990 yılından itibaren St. Petersburg Valiliği bünyesinde farklı pozisyonlarda görev almaya başladı. Hırslı ve çalışkan Putin’in siyasi kariyeri ise gerçek anlamda St. Petersburg Belediye Başkanlığı’nda çalıştığı sırada başladı.
Mart 1997’de Kremlin’in iç idaresinden sorumlu başkan yardımcılığına getirildi, 1998’de KGB’nin yerine kurulan Federal Güvenlik Birimi’nin (FSB) başına geçti. Bu görevi sırasında Putin, Çeçenlere karşı gösterdiği sert tavır ile birlikte kamuoyunda tanınmaya başladı.
9 Ağustos 1999’da, Başbakan Sergey Stepaşin’in yardımcılarından biri olarak atandı. Aynı gün Stepaşin hükümeti düştü ve dönemin Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Putin’i ülkenin yeni başbakanı olarak atadı. Yeltsin ayrıca kendisinden sonra ülkeyi Putin’in yönetmesini istediğini de açıkça ilan etti. Putin, Yeltsin’in 1999 yılının son günündeki istifasının ardından devlet başkanlığını vekaleten üstlendi.
Basında sansür dönemi
2000 yılında önce NTV, ardından TV-6 ve son olarak TVC olarak bilinen Vladimir Gusinski ve Boris Berezovski’nin muhalefet kanalı ekonomik açıdan verimsiz ve zararına çalıştığı gerekçesiyle Rusya Basın ve Enformasyon Bakanlığı tarafından kapatıldı. Özel TV kanallarının susturulması sürecini yorumlayan TVC’nin Genel Müdürü Yevgeniy Kiselov, ‘‘Tüm elektronik medyanın devlet kontrolüne geçmesi hayırlı alamet değil. Devlet kontrolünde olmayan tek biz kalmıştık ve ben kanalın çalışabilmesi için elimden geleni yaptım. Maalesef devletin belirlediği politikayı değiştiremedim’ dedi.
Rus halkı, Yeltsin döneminde itibarı ve etkisi zayıflayan Rusya’yı yeniden ayağa kaldıracak isim olarak gördüğü genç siyasetçiye büyük ilgi gösterdi. Mart 2000’de yapılan devlet başkanlık seçimlerini ilk turda kazanmayı başaran Putin, Rusya Federasyonu İkinci Devlet Başkanı olarak Kremlin’in yeni sahibi oldu. Putin’in devlet başkanlığında, Yeltsin’in başlattığı reform çalışmaları hız kazandı. Rus ekonomisinin liberalleşmesi için yeni kanunlar çıkarıldı. Yeltsin döneminde daha güçlü olan komünist muhalefetin etkisinin azalmasıyla Putin’in önü daha da açılmıştı.
Putin sonrası dış politika
Dış politikada etkinlik ile ekonomik güç arasındaki doğru orantının farkında olan Putin, ülkeye bir yandan daha fazla dış yatırımın gelmesini sağlarken, diğer yandan Rusya’yı uluslararası alanda daha fazla söz sahibi haline getirmeye çalışıyordu. Bu bağlamda ABD ile ticari ve ekonomik anlaşmaların sayısını arttırdı.
Mart 2004’te seçimlerinde yüzde 71 oy alarak yeniden başkan seçilen Putin, bu dönemden itibaren muhalefete baskı uyguladığı ve ülkedeki diğer siyasi grupları güçsüzleştirdiği yönünde eleştirilere uğraşmaya başladı. Batı ülkeleri ve Rusya muhalefeti, bu eleştiriye ilerleyen dönemde basın özgürlüğünün kısıtlanmasını ekledi.
İkinci Putin Dönemi
Rusya Anayasası gereği üçüncü defa seçilemeyen Putin farklı bir senaryoya imza atarak koltuğunu Başbakan Dimitri Medvedev’e bıraktı. 2 Mart 2008’de yapılan seçimleri ilk turda kazanan Medvedev, beklendiği üzere Putin’i başbakanlığa atadı. Putin bu dönemde ülkenin bir numaralı koltuğunda oturmasa da Rusya’nın asıl lideri olarak görüldü. Devlet Başkanı Medvedev, Putin’in önüne geçmedi ve onun politikalarını takip etti.
Putin, Kremlin’e dört yıl sonra yeniden döndü. 24 Kasım 2011’de düzenlenen Birleşik Rusya Partisi (BRP) Kongresi’nde, görev süresi dolmak üzere olan Medvedev, devlet başkanlığına Putin’i aday gösterdi. 4 Mart 2012 tarihinde yapılan seçimleri yüzde 63 oyla kazandı. Putin karşıtları 5 Martta yapılan seçimi protesto etti. Putin, 7 Mayıs 2012’de düzenlenen yemin töreni ile üçüncü defa Devlet Başkanı oldu. Medvedev de yeniden başbakanlık koltuğuna oturdu.
Muhaliflerin şüpheli ölümleri
Putin’in rakiplerinden politikacı Boris Nemtsov 27 Şubat 2015’te Moskova sokakları yürürken yakın mesafeden 4 el ateşlenen silahla öldürüldü. Nemstov’un Moskova’da yapılacak Ukrayna’daki savaş karşıtı gösteri öncesi öldürülmesi dikkat çekiciydi. Nemstov son verdiği mülakatlardan birinde, muhalefet yapması nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kendisini öldürmesinden korktuğunu söylemişti. Kremlin’den yapılan açıklamada Putin’in de cinayeti kınadığı aktarıldı. Nemstsov’un yakınlarını arayarak başsağlığı mesajı ileten Putin’in, cinayetin aydınlatılması için İçişleri Bakanlığı, Soruşturma Komisyonu ve Federal Güvenlik Servisi’ne talimat verdi.
12 Haziran 2017’de yolsuzluğa karşı yürümek isteyen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in siyasi rakibi Aleksey Navalny, 30 gün hapis cezasına çarptırıldı. Rusya’da binlerce kişinin katıldığı yolsuzluk karşıtı gösterilerde Navalny yanlısı yaklaşık 1.500 protestocu da gözaltına alındı.
Bugüne geldiğimizde
100 milyondan fazla kayıtlı seçmen 11 farklı zaman dilimine yayılan ülkede devlet başkanlığı seçimi için sandık başına giderken, muhalifler ve bazı seçim gözlemcileri seçimlerde usulsüzlük yapıldığını iddialarını dillendirdi. Bağımsız seçim izleme ekibi bazı sandıkların oy verme işlemi başlamadan kullanılmış mühürlü oylarla doldurulduğunu rapor etti. Muhaliflerde de Rusya Seçim Komitesi’nin oy verme işlemlerini canlı yayımladığı webcam’lerden sandık görevlilerinin çekmecelerden çıkardıkları pusulaları sandığa atarken görüldüğü görüntüler paylaştı. 7 adaya karşı yarışan Putin, Rusya’da Pazar günü yapılan devlet başkanlığı seçiminin resmi sonuçlarına göre, Devlet Başkanı Vladimir Putin oyların yüzde 76,68’ini alarak seçimi büyük farkla kazandı. 4. kez 6 yıllığına aynı koltuğa oturacak olan Putin’in görev süresi 2024’e kadar uzamış oldu.
Erdoğan: Milyonlarca vatandaşımız sırf anasının dilini konuştu diye ötelendi14 Ekim 202415:34 DEM Parti’den ‘çözüm süreci’ açıklaması14 Ekim 202415:26 Kadın doktor evinde ölü bulundu14 Ekim 202412:22 DEM Parti ilçe Eş Başkanı ve üyeleri gözaltına alındı14 Ekim 202411:00 Nur Sürer tarafından Yılmaz Güney’e adanan ödül, Ferah Zeynep Abdullah tarafından tepki gösterdi14 Ekim 202410:36