Haber Merkezi I Sevgili kızım Leyla, Geçmişteki olayları gözünde canlandırman zor olacağı için ne demek istediğimi belki de tam olarak anlayamayacaksın. Çünkü bu ülke bu kadar büyük bir sarsıntı yaşamasaydı, temelleri çökmeseydi, belki de ailem ve ben bu boyutta bir trajedi yaşamayacaktık. Onlar; bu bahçede, bu yalıda, bu küçük evde yaşayan iyi niyetli insanlardı. Hepsi birbirini […]
Haber Merkezi I Sevgili kızım Leyla,
Geçmişteki olayları gözünde canlandırman zor olacağı için ne demek istediğimi belki de tam olarak anlayamayacaksın. Çünkü bu ülke bu kadar büyük bir sarsıntı yaşamasaydı, temelleri çökmeseydi, belki de ailem ve ben bu boyutta bir trajedi yaşamayacaktık.
Onlar; bu bahçede, bu yalıda, bu küçük evde yaşayan iyi niyetli insanlardı. Hepsi birbirini çok sevdi ama annem ve babamın karşı konulamaz aşkı olayları çığırından çıkardı, ailenin başına gelen felaketlerin başlangıcı oldu. Buna rağmen o genç kızı ve o genç subayı suçlamak içimden gelmiyor. Ölümü göze alacak kadar aşık olmalarında yüreğe dokunan bir yan var. Sizin zamanınıza gelinceye kadar aşk kelimesi aynı anlamı koruyacak mı bilmiyorum ama onların bu duygusuna saygı duymak gerektiğini düşünüyorum.
Sevgili kızım, seni çok sevdim. Seni kucağıma aldığımda, teninin kokusunu içime çektiğimde, sanki bir zamanlar bu yalıda yaşamış olan insanların sende devam edeceği duygusuna kapıldım. Bosnalı ailesinin benim ölümle birlikte tarihe karışmayacağı umudunu korudum.
Bu yüzden, noterde hazırladığım bir vasiyetle bu küçük evi sana bıraktım. Burada yaşamanı, mutlu olmanı ve bizi hatırlamanı istiyorum.
Son sözüm: Leyla’nın evi Leyla’ya.
Büyükannen Leyla Bosnalı
“ Leyla’nın Evi” Ömer Zülfü Livaneli tarafından 2006 yılında kaleme alınmıştır. 30 dile çevirilip çok satanlar listesinde üst sıralarda yer almasının yanı sıra, Nedim Saban tarafından da sahneye büyük başarı ile taşınmıştır. Ayrıca yayımladığı dönemde “Ayın Büyük Romanı” ödülünü almıştır.
Bu romanında, Livaneli, birçok hayatı harmanlayıp sıra dışı bir olay örgüsü kurgulamıştır. Bir tarafta İstanbul hanımefendisi, paşa torunu, Leyla Hanım; Leyla Hanım’ı yaşlılığında oturduğu yalı müştemilatından kovan Ömer Bey ve karısı; tüm umutlarını oğluna bağlamış Ömer Bey’in babası, Kadızade konağının vekilharcı, Ali Yekta Bey; dağlılar diye nitelendirilen Boğaziçi sakinleri; diğer tarafta Almanya’da gölgelenmiş bir ailede doğup büyümüş, kimliğini, var oluşunu reddeden Roxy- gerçek adı Rukiye- ; Roxy’e aşık olmuş gazeteci Yusuf ve Roxy Animals.
Livaneli, bu kadar farklı kültürlere sahip birkaç nesli harmanlıyor, kendini ve kimliğini inkar eden Rukiye’nin hayatını değiştirip, kendini kabullenmesi için bir eşik olacak olan Leyla Hanım ile tanışmasını ve çekişmeli yaşantılarını anlatıyor.
Dramatik olay örgüsünü bir tarafa bırakacak olursak, Livaneli, bu kitabında günümüzün büyük problemlerinden biri olan “göç” sorununa dikkat çekmiştir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğunun yıkıldığı sırada, azınlıkların ve Osmanlıların göçmesi sonucu herkesin birbirinin evine yerleşmesini konu etmiştir.
Hiç beklenmedik bir anda evsiz kalan, gidecek hiçbir yeri olmayan Leyla Hanım’ın, Yusuf’un evine sığınması ile başlamaktadır hikâye. Leyla Hanım’ın yalnız ve kendine kadar olan yaşantısında, gelişen dünyadan uzak kalışları, birtakım insanların acımasızlıkları, güven ortamının sağlanamaması, din, politika, basın gibi bir çok unsura değinilerek de süregelmiştir. Kitap, özellikle hayata ve birbirlerine çok yabancı iki kadının birbirlerini ve sezinleyemedikleri hayatı keşfetme öyküsü olarak nitelendirilebilir.
Kısaca ifade etmek gerekirse: Livaneli, çokça yaşantıyı ortak paydada birleştirmiş ve neden bunları ben yazamadım, neden benim aklıma gelmedi dedirtircesine her bir karakteri ayrıntılı ve özenli işlemiştir.
Ayrıca “Leyla’nın Evi” üzerine Zülfü Livaneli ile gerçekleştirilen söyleşinin, romanın sonuna iliştirilmiş olması, roman-yazar-okuyucu arasındaki ilişkiyi bütün hâline getirmek adına çok olumlu bir yaklaşım olmuş.
İnceleme: Büşra Abacı
Yazar: Ömer Zülfü Livaneli
Kitap: Leyla’nın Evi
Sayfa sayısı: 271
Yayın yılı: Doğan kitapta 1. Baskı Mayıs 2012
48.baskı: Mayıs 2017
Erdoğan: Milyonlarca vatandaşımız sırf anasının dilini konuştu diye ötelendi14 Ekim 202415:34 DEM Parti’den ‘çözüm süreci’ açıklaması14 Ekim 202415:26 Kadın doktor evinde ölü bulundu14 Ekim 202412:22 DEM Parti ilçe Eş Başkanı ve üyeleri gözaltına alındı14 Ekim 202411:00 Nur Sürer tarafından Yılmaz Güney’e adanan ödül, Ferah Zeynep Abdullah tarafından tepki gösterdi14 Ekim 202410:36